HIV, umutlu bir gelecek

Dünya AIDS’le Mücadele Günü vesilesiyle, 10 pozitif bilgi sunuyoruz

İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü (İngilizce kısaltması: HIV) Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünya genelinde yaklaşık 37 milyon insanı etkileyerek, kamu sağlığı için en büyük sorunlardan biri olmayı sürdürüyor. Ancak, enfeksiyona karşı bir çare keşfedilmemiş olsa da, antiretrovirallerle uygulanan tedavi, normal, uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdürülmesine imkân sağlıyor.

HIV virüsü taşımakla AIDS’li olmak aynı anlama gelmez. Bu virüs bizi hastalıklardan korumakla görevli bağışıklık sistemi hücrelerini etkiler. Bu şekilde, HIV’lı biri yıllar boyunca semptom yaşamayabilir. AIDS “Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu” anlamına gelir ve HIV virüsünün neden olduğu enfeksiyon en ileri seviyesindeyken ortaya çıkarak bağışıklık sisteminde bir dizi hasara neden olur.

Enfeksiyonları engellemek amacıyla, kurumlar korunma önlemleri, erken teşhis ve reçeteli ilaçların kullanımının öneminde ısrar ediyor. Bu önlemler sayesinde, ilaçlara erişimin mevcut olduğu ülkelerde teşhis edilen AIDS vakalarının sayısı yıllar içinde azalmakta.

AIDS’e dair iyimser on veri

  1. Daha az enfeksiyon: 2000 ile 2016 arasında, HIV kaynaklı enfeksiyonların sayısı %39 oranında ve virüsle bağlantılı ölümler de üçte bir oranda azaldı. Bu başarı, sivil toplumun ve kalkınmayla ilişkili bir dizi bileşenin yardımıyla, ulusal HIV’la mücadele programlarının gösterdiği çabaların bir meyvesi.
  1. Hızlı teşhis testi: HIV kaynaklı enfeksiyon, virüse karşı antikorların varlığı ya da yokluğunu tespit etmeyi sağlayan hızlı analizler yoluyla teşhis ediliyor. Çoğu örnekte sonuçlar aynı gün alınıyor, bu da tedaviyi mümkün olduğu kadar kısa sürede başlatmak için kilit önemde.
  1. TAR bağışıklık sistemini korur: Mevcut antiretroviral tedavileri (TAR) virüsün organizmada çoğalmasını engeller. HIV’ı öldürmezler ama bağışıklık sisteminin zayıflamasını önlemeye yardımcı olurlar.
  1. Daha uzun yaşam süresi: Tedavi başarıyla izlenir ve erken başlatılırsa, hastalar için beklenen yaşam süresi nüfusun geri kalanıyla hemen hemen aynıdır.
  1. Sevgiyle bulaşmaz: HIV kan, anne sütü, meni ya da vajinal sıvılar gibi, enfeksiyonlu kişinin belirli vücut sıvılarının değiş tokuşu yoluyla aktarılır. Öpücük, sarılma ya da kucaklama gibi fiziksel temas ya da eşya, su ya da yiyecek paylaşmak sonucunda enfeksiyon kapmak imkânsızdır.
  1. Enfeksiyonsuz eşler: HIV pozitif bir birey etkili bir TAR uygulaması izlerse, enfeksiyonsuz cinsel partnerine virüs bulaştırma riski %96 oranında düşer.
  1. Annelerden çocuklarına daha az bulaştırma: Anneden çocuğa virüs bulaşma oranının çok düşük olduğu ülkelerin sayısı her geçen gün artıyor, hatta bazıları (Ermenistan, Belarus, Küba ve Tayland) bu bulaşma türünün ortadan kalktığını resmi olarak onayladı.
  1. Korunma, herkesin erişiminde: Bulaşmadan kaçınmak için en etkili silahtır. Cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanmak, önceden kullanılmamış, tek kullanımlık şırınga kullanmak ve düzenli olarak tespit testlerinden geçmek en fazla tavsiye edilen önlemleri oluşturur.
  1. İlaçlara erişim: 20’nin üzerinde ülke yeni TAR seçeneklerine geçiş yapmaya başladı ve böylece tedavinin süresinin ve enfeksiyonlu kişilere sunulan hizmetin kalitesinin artması bekleniyor.
  1. Geleceğin aşısı: HIV aşısına karşı gerçekleştirilen bir klinik test, beş kişinin antiretroviral tedavisi almadan, kendi bağışıklık sistemini güçlendirerek virüsü kontrol altına almasını başardı. Araştırmacılara göre, bu test ilk dört hafta süresince hastalarda virüsün tekrar canlanmasını önlemesine imkân sağladığından, çok başarılı oldu.
"Kendimizi insanlardan değil, AIDS'den koruyalım."